14155,46%0,76
42,69% 0,23
50,15% 0,06
5897,70% 0,71
9533,17% 2,62
Bugün bir köşesine oturup yazan tüccar köşeci fabrikayı savunmuş spor ve uluslararası yatırıma değinmiş ve yedirmeyiz demiş. Kimse yeyin bitirin demiyor. Fabrikaya da birşey demiyor. İşçiler diyor ki bizim sağlığımız o köşesinde yazanın ne kadar umrunda...
Sungurlu OSB’de aynı yemek şirketinin iki gün üst üste dağıttığı yemekten yaklaşık 600 işçi zehirleniyor; hastaneler doluyor, kimi işçiler yoğun bakımda yaşam mücadelesi veriyor. Dahası yalnızca fabrika çalışanları değil, belediye personelleri dahi benzer şikayetlerle hastaneye başvuruyor.
Bir ilçede yüzlerce kişi aynı nedenle hastaneye koşuyor ve ortalık ölüm sessizliği.
Peki bu sessizlik kimin sessizliği?
Yemek şirketinin mi?
Yoksa asıl olması gerekenlerin, yani devlet kurumlarının, ilçe idaresinin ve Çorum’un milletvekillerinin mi?
Bu ülkede bir asgari ücretli, bir işçi günün 10-12 saatini emek vererek geçiriyor. Ne için?
Evine ekmek götürmek için.
Çoluğunun çocuğunun geleceğini kurmak için.
Ve en önemlisi, insan olduğu için: insanca yaşamak için.
Ama aynı işçiye verdiğiniz yemek canına kastediyorsa, o yemeği kim denetledi?
İki gün üst üste zehirlenme yaşanırken hangi yetkili “Durun bakalım burada bir şey var” dedi?
Kaç kişi hastanelik oldu da, kaçıncı kişi yoğun bakıma düştü de bir makamdan açıklama gelmedi?
İşçilerin sağlığını, kaderini ve onurunu bir yemek şirketinin insafına bırakan sistem mi sessiz?
Yoksa “bizim dönemde böyle şeyler olmaz” deyip her şeyi halının altına süpürmeye alışmış siyasetçiler mi?
Bu sessizlik kabul edilebilir mi?
Hayır.
Bu sessizlik masum değil.
Bu sessizlik, hesap sormayı unutturan zihniyetin sessizliği.
Çorum halkı bugün yanıt bekliyor:
Bu kadar insan hastanelik olurken, yoğun bakım alarm verirken yetkililer neden ortada yok?
Neden açıklama yapmıyorlar?
Neden denetim başlatılmadı veya kamuoyuyla paylaşılmadı?
Gıda zehirlenmesi artık sıradan bir vaka değil, ölüme sebep olan bir zincirin halkası. Bu zincirin bir gün kimin boynuna dolanacağını kimse bilemez. Bugün işçi, yarın memur, ertesi gün öğrenci…
Ama sorumlular hep aynı koltuklarda.
Ve o koltuklarda oturanların sesi hiç çıkmıyor.
Ben buradan soruyorum:
Bu sessizliğin bedelini yine işçiler mi ödeyecek?
Yoksa birileri çıkıp ilk kez “Sorumlu biziz, gereğini yapacağız” diyebilecek mi?
Bu köşe bugün işçiler için yazıldı.
Yarın kim için yazılacağını ise,
bugün susanlar belirleyecek.
Sizin ihmalkarlığınız bir işçinin ve ailesinin hayatına mal olacaksa, bunun ne vicdani, ne adli, ne hukuki, ne insani, bunun bedelini ödeyemezsiniz.